CİNSEL İSTİSMAR-HÜKMÜN AÇIK DURUŞMADA AÇIKLANMASININ ZORUNLU OLDUĞU-ALENİYET İLKESİNİN İHLALİ-HASTANE DOĞUMLU OLMAYAN MAĞDURENİN YAŞININ TESPİTİNİN GEREKTİĞİ-BOZMA İLAMININ KESİN VE BAĞLAYICI OLDUĞU-BOZMA İLAMINA EYLEMLİ DİRENİLDİĞİ-BOZMA ÜZERİNE BOZMA
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. CEZA DAİRESİ
BOZMA ÜZERİNE
Bozma
TÜRK MİLLETİ ADINA
İSTİNAF KARARI
Esas No : 2019/1327
Karar No: 2019/1525
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2019
NUMARASI : 2018/411 (E) ve 2019/106 (K)
SANIK :
SUÇLAR :Çocuğun basit cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Beraat
İSTİNAF EDENLER: Katılan mağdure vekili, katılan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili
İlk derece mahkemesince verilen hükümlere karşı katılan mağdure vekili ile katılan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmakla, başvuranların sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
06.03.2019 olan karar tarihinin gerekçeli karar başlığında 11.10.2018 yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olduğu kabul edilerek gereği düşünüldü:
İstinaf başvurularının reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Dairemizin 12/12/2018 tarih, 2018/184 Esas ve 2018/185 Karar sayılı ilamı ile ''İlk derece mahkemesince verilen hükümlerde; Dosya içeriğine göre; suç tarihinde reşit olan sanığın yapılan yargılaması esnasında mahkemece son duruşmanın kapalı başlandığı ve kapalılığın kaldırıldığına dair ara karar alınmaksızın bu duruşmada karar verildiği, 5271 sayılı CMK.nın 182 ve 185. maddelerine göre sadece onsekiz yaşını doldurmayan sanık hakkındaki hükmün kapalı duruşmada açıklanabileceği, genel ahlâkın kesin olarak gerekli kıldığı hallerde CMK.nın 182/2. maddesi uyarınca duruşma kapalı yapılsa dahi aynı Kanunun 182/3. maddesi gereğince hükmün açık duruşmada açıklanmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, hükmün kapalı oturumda okunup açıklanması suretiyle âleniyet ilkesinin ihlal edilmesi,
Mağdurenin aşamalardaki anlatımlarına, tanık Y.'in beyanlarına, iddianame içeriğine, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Adli Bilişim Büro Amirliğince düzenlenen 02.02.2018 ve 26.06.2018 tarihli dijital materyal inceleme raporlarına, mernis doğum tutanağında mağdurenin hastanede doğumlu olmadığının belirtilmesine, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 03.07.2014 tarih ve 2012/11337 Esas ve 2014/9095 Karara sayılı sanığın, öğrencisi olduğu mağdureyi boş bulduğu kütüphane ve labaratuvar gibi yerlere götürüp kucağına alma, öpme ve vücudunu okşama şeklindeki eyleminin çocuğun basit cinsel istismar suçunu oluşturduğunu belirten kararı ile Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 19.02.2018 tarih ve 2015/972 Esas ve 2018/1125 Karar sayılı ''5237 sayılı TCK'nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya erkek ya da kadına anal yoldan ithal edilmesi fiillerini kapsadığı, dosya içeriğine göre sanığın onbeş-onsekiz yaş arasında olan ve maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan mağdureye karşı rızası dahilinde gerçekleştirdiği kabul edilen öpmek ve cinsel organ sürtmek şeklindeki basit cinsel istismar eylemlerinin yasalarımızda suç olarak düzenlenmediği gözetilerek, atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi'' şeklindeki kararına, mağdure hakkında Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 05.03.2018 tarihinde düzenlenen sağlık kurulu raporunda mağdurenin 17 yaşını doldurmuş 18 yaşını sürdürdüğünün belirtilmesine ve tüm dosya kapsamına göre; mağdurenin suç tarihindeki yaşı tespit edilip, sanığın mağdurenin cinsel organını ve göğsünü ellemek şeklindeki eyleminin zora dayalı olduğunu kanıtlayan her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı bir delil elde edilemediği de gözetilerek, 5271 sayılı CMK.nın 218/2. maddesindeki uyarınca 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi gereğince, nüfus müdürlüğü yetkilisinin davaya katılımı sağlanıp mağdurenin yaşı düzeltildikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verildiği’ gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin hükümleri bozulmasına CMK'nın 286. maddesi gereğince kesin olmak üzere karar verdiği,
İlk derece mahkemesince bozma ilamının bir kısmına uyulup, bir kısmına da uyulmadan karar verildiği, dosya içeriğine göre, sanıkta ele geçirilen cep telefonu ile ilgili Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Adli Bilişim Büro Amirliğince düzenlenen 02.02.2018 ve 26.06.2018 tarihli dijital materyal inceleme raporlarına göre; cep telefonunda mağdurenin çıplak şekilde sanığın kucağında oturur şekilde fotoğraflarının yer aldığı, bu fotoğrafların bir kısmında sanığın farklı kıyafetlerde bulunduğu, bir kısmında ise mağdureyi dudak ve göğüs kısmından öptüğü, söz konusu fotoğrafların sanığın cep telefonunda ele geçirilmesi ve fotoğraflarda sanığın farklı kıyafetlerde olduğu gözetildiğinde, sanığın evde kendisine ikram edilen meyve suyunu içtikten sonra kendisinden geçtiğini savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, mernis doğum tutanağında mağdurenin hastanede doğumlu olmadığının belirtildiği, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 05.03.2018 tarihinde düzenlenen sağlık kurulu raporunda mağdurenin 17 yaşını doldurmuş 18 yaşını sürdürdüğünün belirttiği gözetildiğinde, mahkemece mağdurenin suç tarihindeki yaşı tespit edilip, sanığın mağdurenin cinsel organını ve göğsünü ellemek şeklindeki eyleminin zora dayalı olduğunu kanıtlayan her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı bir delil elde edilemediği de gözetilerek, 5271 sayılı CMK'nın 218/2. maddesindeki uyarınca 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi gereğince, nüfus müdürlüğü yetkilisinin davaya katılımı sağlanıp mağdurenin yaşı düzeltildikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği,
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleriyle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan ve yargı çevreleri belirlenen bölge adliye mahkemelerinin tüm yurtta 20/07/2016 tarihinde göreve başladıkları, aynı Kanun'un "Bölge adliye mahkemelerinin görevleri" başlıklı 33/1. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin, adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağlamak ile görevli oldukları, yine "Ceza dairelerinin görevleri" başlıklı 37/1. maddesi gereğince bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin, adli yargı ilk derece ceza mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağlamak ile görevli olduğu,
Öte yandan, istinaf kanun yolunun 5271 sayılı CMK'nın altıncı kitap, ikinci bölümde düzenlendiği, üçüncü bölümde ise temyiz yasa yolunun düzenlendiği, CMK'nın 286/1. maddesindeki düzenlemeye göre, Bölge Adliye Mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümlerinin temyiz edilebileceği,
Bölge Adliye Mahkemesinin CMK'nın 289. maddesinde belirtilen g ve h fıkraları hariç diğer fıkralardaki kesin hukuka aykırılık halleri ile sınırlı bozma kararı verebilmeleri mümkün ise de, bu durumun aynı dava dosyasında g ve h fıkraları dışında kesin hukuka aykırılık hallerinden birinin bulunmadığı durumlar için olduğu, istinaf mahkemesinin CMK'nın 289. maddesindeki g ve h fıkraları dışında kesin hukuka aykırılık hallerinden birinin varlığını tespit etmiş olması halinde bu bozma kararına ek olarak tespit ettiği ve CMK'nın 289. maddesinde yazılı olan g ve h fıkralarında kesin hukuka aykırılık halleri ile bu haller dışındaki hukuka aykırılık nedenleri ile de bozma kararı verebileceği,
"Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 03/10/2018 tarih 2018/10058 - 6617 E-K sayılı, 17/07/2018 tarih 2018/6642-5435 E-K sayılı, 17/07/2018 tarih 2018/6668-5436 E-K sayılı, 20/06/2018 tarih 2018/5571-4994 E-K sayılı, 18/06/2018 tarih 2018/5643-4467E-K sayılı 11/04/2018 tarih 2018/3376-2741 E-K sayılı ilamları ve benzer nitelikteki bir çok ilamın da aynen ''5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleriyle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 25. ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan ve yargı çevreleri belirlenen bölge adliye mahkemelerinin tüm yurtta 20/07/2016 tarihinde göreve başladıkları, aynı Kanunun "Bölge adliye mahkemelerinin görevleri" başlıklı 33/1. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin, adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağlamak ile görevli oldukları, yine "Ceza dairelerinin görevleri" başlıklı 37/1. maddesi gereğince bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin, adli yargı ilk derece ceza mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağlamak ile görevli olduğu, öte yandan, istinaf kanun yolunun 5271 sayılı CMK'nın Altıncı kitap ikinci bölümde düzenlendiği, üçüncü bölümde ise temyiz yasa yolunun düzenlendiği, CMK'nın 286/1. maddesindeki düzenlemeye göre, Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümlerinin temyiz edilebileceği, bunun istisnalarının da maddenin devamında düzenlendiği,
"Somut uyuşmazlıkta; ......................................................, uyuşmazlığın çözümü için ...............tarihli, ..................... sayılı karar ile dosya Yargıtay'a gönderilmiş ise de; ............... Ağır Ceza Mahkemesinin gönderme kararının hukuki manada ............ Bölge Adliye Mahkemesi ..... Ceza Dairesinin bozma kararına karşı direnme hükmü niteliğinde olduğu, ceza yargılamasında kıyas mümkün ise de, mer'i kanunlarda ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemesi arasında görev ihtilafı çıkabilecek bir hususun bulunmadığı, kaldı ki CMK'nın "Direnme yasağı" başlıklı 284. maddesi uyarınca, itiraz ve temyize ilişkin hükümler saklı kalmak üzere bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemeyeceği; bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemeyeceği, bu itibarla ......... Bölge Adliye Mahkemesi ...... Ceza Dairesinin bozma ilamının kesin ve bağlayıcı nitelikte, ............ Ağır Ceza Mahkemesinin ......... günlü kararının da yok hükmünde olduğu anlaşılmakla, ortada Yargıtay tarafından çözümü gereken bir görev uyuşmazlığı bulunmadığından incelenmeyen dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, ........ tarihinde oybirliğiyle karar verildi.'' şeklinde karar verildiği,
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin yukarıda belirtilen ilamlarında açıkça anlaşılacağı şekilde CMK'nın 284. Maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi karar hükümlerine karşı direnilemeyeceği, bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemeyeceği, bu itibarla dairemiz bozma ilamının kesin ve bağlayıcı nitelikte olduğu, hukuki manada bozma ilamının gereklerini yerine getirmeden verilen bu kararın, Dairemizin bozma kararına karşı direnme hükmü niteliğinde olduğu, CMK'nın "Direnme yasağı" başlıklı 284 maddesi uyarınca, itiraz ve temyize ilişkin hükümler saklı kalmak üzere Bölge Adliye Mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemeyeceği, bu kararlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemeyeceği, bu itibarla Dairemizin 12/12/2018 tarih, 2018/184 Esas ve 2018/185 Karar sayılı bozma ilamının kesin ve bağlayıcı nitelikte olduğundan, bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam olunup, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekirken, CMK'nın 284. maddesinde tanımlanan direnme yasağına aykırı olarak, eylemli olarak, direnilmesinin ve bozma ilamı doğrultusunda eksiklikler giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından,
Hukuka aykırı ve istinaf başvurularında bulunan katılan mağdure vekili ile katılan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görüldüğünden hükümlerin CMK'nın 280/1-d ve 289/1-e-i maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükümleri bozulan ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, CMK'nın 286. maddesi gereğince kesin olmak üzere 14/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.