ESER SÖZLEŞMESİ-AKTİF HUSUMET YOKLUĞU- ESER SÖZLEŞMESİNİ ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İMZALADIĞI-DAVACI ADINA TAHSİLAT MAKBUZU DÜZENLEYEREK İMZALADIĞI-DAVACI İLE DAVA DIŞI ÜÇÜNCÜ KİŞİ ARASINDA TEMSİL İLİŞKİSİNİN KABULÜ-DAVACININ İŞLEMLERE ONAY VERDİĞİNİN ANLAŞILDIĞI-AKTİF HUSUMET EHLİYETİNİN MEVCUT OLDUĞU

 

 

T.C.

SAKARYA

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

5. HUKUK DAİRESİ

 

DOSYA NO      : 2020/109

KARAR NO      : 2020/175

KARAR TARİHİ : 28/02/2020

 

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

      İ S T İ N A F   K A R A R I

 

BAŞKAN          :

ÜYE                 :

ÜYE                 :

KATİP              :

 

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ   : SAKARYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

                         (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

DAVA TARİHİ  : 17/12/2018

KARAR TARİHİ : 22/10/2019

NUMARASI     : 2018/549 Esas - 2019/407 Karar

 

DAVACI           :

VEKİLLERİ        :  Av. MERVE ADIYAMAN

DAVALILAR      :

 

DAVA              : Eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili

 

GEREKÇELİ KARARIN 

YAZILDIĞI TARİH: 28/02/2020

 

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait ….Yalıtım firması ile davalılar arasında 01.07.2018 tarihinde TBK. 470 maddesinde tanımlı eser sözleşmesi imzalandığını, müvekkiline ait yüklenici firma ile site yönetimi sözleşme kapsamında sitenin çatısının yenilenmesi, bodrum kat onarımı, site kapılarının yenilenmesi hususunda anlaştıklarını, tarafların sorumluluklarının belirlendiğini, sözleşme ile malzeme, nakliye ve işçilik bedeli olarak 143.950,00 TL + KDV olarak kararlaştırıldığını, KDV eklenince toplam 167.796,00 TL olduğunu, davalılardan bazılarının sözleşme imzalanırken hazır bulunduklarını, hazır bulunmayanların onay verdiğini, bir kısım kat maliklerinin ödeme yapmadığını, karşılıklı görüşmeler neticesinde 157.353,00 TL alacak bulunduğunu, bir kısım davalı kat maliklerinin KDV kısmını ödemediğini, ödenmeyen kısımlar için icra takibine başlanıldığını, davalıların haksız yere icra takibine itiraz ettiklerini iddia ederek Sakarya 3.İcra Müdürlüğünün 2018/16974 sayılı dosyasına haksız ve hukuki dayanaktan yoksun yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalılardan S. B. cevap dilekçesinde özetle; sözleşme kapsamında yapılan tadilatlar gereğince ödemelerini yaptığını, borcu bulunmadığını, davacı …..'ı tanımadığını, site yönetimi taplantılarında imzaları R.U'ın attığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalılardan A. K. vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, sözleşmenin tarafı olarak davada H.B.U'ın taraf olma ehliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını iddia ederek davanın reddi ile %20 oranında tazminat ödenmesini talep etmiştir.

 

Bir kısım davalılar vekili …. cevap dilekçesinde özetle; Sözleşmenin sekizinci maddesi ile herbir kat malikinin yüklenici firmaya ödeyeceği toplam miktarın 11.850,00 TL olduğunu, bu meblağın tamamının her bir kat malikince ödendiğini, davanın tüketici hakem heyetinin görevi içinde olduğunu, dava açılacak ise her kat malikine ayrı ayrı açılması gerektiğini,  tüketici hakem heyetinin görev itirazının uygun olmaması halinde tüketici mahkemesinin görevli olduğunu ayrıca Site Yönetiminin taraf olamayacağından husumet yönünden davanın reddi gerektiğini iddia ederek öncelikle davanın husumet yönünden reddine, tüketici hakem heyetinin görevli olduğunun tespitine aksi takdirde tüketici mahkemesinin görevli olduğunun tespitine, sözleşmenin 8.maddesinde kabul edilen borç miktarının ödendiğinin kabulüne neticeten davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.

 

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "Davacının H.B.U. olduğu ancak sözleşmede taraf olmadığı anlaşılmakla aktif husumet yokluğundan davanın reddine" karar verilmiştir.

 

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece davacının sözleşmede taraf olmadığı gerekçesi ile aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, karar usul ve yasaya aykırı olduğundan süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, davacının sözleşmede taraf olmadığı gerekçesi ile davacı sıfatını haiz olmadığına dair gerekçe kabul edilebilir nitelikte olmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan iş teslim tutanağının 2. sayfası sonunda "……Yalıtım Y. R. U." olarak imza mevcut olduğunu, cevaba cevap dilekçesinin de 4. sayfasında sözleşmeleri işletme adına imzalayan R. U.’ın, işletme sahibinin yardımcısı olduğuna dair beyanda bulunduklarını, işletme sahibi ile işletme sahibi adına sözleşmeleri imzalayan R. U. arasındaki vekalet ilişkisinin mevcut olduğunu, yerel mahkemece husumet itirazın değerlendirilirken, davacı ile sözleşmeleri imzalayan kişi arasında vekâlet ilişkisi olup olmadığı ile ilgili taraflarına belge sunmak için süre verilmeden doğrudan aktif husumet yokluğundan dava reddedildiğini, bu sefer, davacı müvekkilin R. U. isimli kişiyi yetkilendirdiği ile ilgili beyanlarının açıklamaya yönelik olarak Sakarya 1. Noterliği’nin 28/06/2017 tarihli 13427 yevmiye nolu, sözleşme tarihinden çok önce düzenlenmiş vekaletname örneğinin dilekçe ekinde sunulduğunu, ne sözleşme imzalanırken ne de sözleşmenin ifası aşamasında geçildikten sonra ne de davalılarca ödeme yapılırken R. U. isimli işletme yetkilisinin sözleşmenin tarafı olmadığı iddiası ile davalılar sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina etmemişken, işletmenin yetkilisi olduğunu bilmelerine rağmen dava aşamasında husumet itirazında bulunmalarının hakkaniyete aykırı olduğunu, yine cevaba cevap dilekçesinin 3. sayfasının 4 nolu başlığında bu hususu dile getirdiklerini, kaldı ki davacı müvekkil ile R. U. arasında vekalet ilişkisi olmasa dahi, sözleşmede yüklenici firma olarak davacı müvekkile ait “….. Yalıtım/ H. B. U.” ibaresinin yer aldığı davalılarca bilinmekle, bu durumda Türk Borçlar Kanunu m. 526 gereği vekaletsiz iş görme hükümleri uygulama alanı bulduğunu, vekaletsiz iş görenin işsahibi adına iş görmesi durumunda da aynı kanunun 531. Maddesinde “ iş sahibi yapılan işi uygun bulmuşsa, vekâlet hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer aldığını, keza Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/717 K. Sayılı ilamında bu husus “işsahibi, vekaletsiz iş görenin bu işine icazet verdiği takdirde, iş gören ile kendisi arasında vekâlet hükümleri geçerli olur. Böyle bir durumda, başlangıçta vekaletsiz iş görme niteliği taşıyan olgunun, verilen icazetle birlikte, yetkili vekilin müvekkili adına yaptığı bir iş haline dönüşeceği ve bu etkinin, işin yapıldığı andan itibaren doğacağı açıktır.” şeklinde İçtihat olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/13-606 E. 2011/717 K. 30,11.2011 tarihli ilamı) sözleşmenin imzalanması aşamasından sonrasına ait davalılara H.B.U. tarafından dosyaya örnekleri sunulan, sözleşme konusu işe ilişkin ödemelere dair faturalar düzenlenmesi, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla H.B.U. tarafından Sakarya 3. İcra Müdürlüğü’nün 2018/16974 sayılı dosyası ile icra takibi başlatması, yine işbu davayı ikama etmesi gibi durumlardan da iş sahibi davacı müvekkil tarafından işin uygun görüldüğü açıkça anlaşıldığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında kat maliki davalıların pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı kabul edilmiş, ancak borcu kabul edip bir kısmını/tamamını ödedikten sonra husumet itirazında bulundukları anlaşılarak pasif husumet durumu değerlendirildiğini, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nu m.20/1-b’de ana gayrimenkulde tüm ortak yerlerin bakım,onarım,koruma, güçlendirme giderlerine kendi arsa payları oranında katılmakla yükümlü oldukları hüküm altına alındığını, davalılar iş sözleşmesini imzalamış, bir kısım ödemeler yapmış ve sözleşmeden doğan sorumluluğu kabul edip daha sonrasında ödemedikleri kısma ilişkin başlattıkları icra takibine sorumlu olmadıkları gerekçesi ile itirazda bulunduklarını, davalı kat maliklerinin sorumluluğu kanuni olduğunu, ayrıca sözleşmeye onay vermeleri ve sözleşmeden doğan yükümlülükleri bir zaman yerine getirdikleri için sözleşmede ve davada taraf sıfatını da haiz olduklarını, tüm bu nedenlerle davacı müvekkilin sözleşmede ve davada taraf sıfatı bulunmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılması gerektiğini, açıklanan nedenlerle, Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/549 Esas sayılı dosyasında verilen usul ve yasaya aykırı kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını talep etmiştir.

 

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı  noktalarında toplanmaktadır.

 

DELİLLER :

Tüm dosya kapsamı.

 

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili talebine ilişkindir.

 

İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.

 

Davacı vekili, müvekkiline ait … yalıtım firmasıyla davalılar arasında 01/07/2018 tarihli eser sözleşmesi imzalandığını,  bu sözleşme ile müvekkil yüklenici firmanın sitenin çatının yenilenmesi, bodrum kat onarımı, site kapılarının yenilenmesi hususunda anlaştıklarını, hazır bulunmayan kat malikleri S. B. ve F. D.'in sözleşmeye onay verdiklerini, sözleşme ile malzeme nakli ve işçilik bedeli olarak 143.950,00 TL + KDV olarak kararlaştırıldığını, ödenecek tutarın KDV dahil 167.796,00 TL olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, site sakinlerinin bir kaçının ödemelerini tamamladıklarını, davalıların belirlenen bedeli kısmen yerine getirmediklerini, davalılar aleyhine Sakarya 3. İcra Müdürlüğünün 2018/16974 E. Sayılı dosyasında icra takibi yaptıklarını, davalıların icra takibine itiraz ettiklerini, yapılan haksız itirazın iptali ile, takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise, davanın reddini talep etmiştir.

 

Yerel mahkemece davacının H.B.U.  olduğu, ancak sözleşmede taraf olmadığı anlaşılmakla aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilince yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Taraf sıfatı, dava konusu hak ile kişiler arasındaki hukuki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisi olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise o hakkın yükümlüsünü anlatır. Uygulamada davacı sıfatı aktif husumeti, davalı sıfatı pasif husumeti karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin, kime karşı bu hukuki korunma isteniyor ise o kişi veya kişilere karşı açılması gerekir. Taraf sıfatı maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bir def'i değil itiraz olduğundan taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi ileri sürülmemiş olsa dahi mahkemeler ve temyiz halinde Yargıtay'ca kendiliğinden gözetilir. (Yargıtay 15. H.D. 2018/2882 E. 2019/1185 K. Sayılı ilamı) (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 12.10.2016 gün 2016/4130 Esas, 2016/4227 Karar sayılı ilamı ve benzer içtihatları).

 

 

6098 sayılı TBK'nın 40. maddesinde yetkili bir temsilci tarafından diğer bir kimse ile yapılan sözleşmeden doğan alacak ve borçların o kimseye ait olacağı düzenlenmiştir. Buna göre yetkili değil ise, imzalayan şahsen sözleşmeden sorumlu olur. Aynı Kanun'un devam eden 46. maddesinde de bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına hukuki işlem yapmışsa, temsil edilen kişi icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu temsilci yetkisiz olsa dahi temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da kendi adına yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır.

 

Somut olayda, davacı tarafından sunulan 01/07/2018 tarihli sözleşmede dava dışı R.U'ın imzası yer alsa da, iş teslim tutanağında …. yalıtım/H. B. U. isminin yer aldığı kaşesinin bulunduğu ve R. U.'ın da H.B.U. 'ın yerine imzaladığı, yine tahsilat makbuzlarında da ….yalıtım/ H.B.U. 'ın kaşesinin kullanılıp imza atılarak tahsilat yapıldığı, bu durum da davacı ile dava dışı R.U. arasında temsil ilişkisinin varlığını göstermektedir. Kaldı ki davacı H.B.U., R.U.'ın davalı taraf ile yapmış olduğu hukuki işlemi onay vermektedir. Bu açıklamalara göre eser sözleşmesi ilişkisinin davacı H.B.U. ile davalılar arasında kurulduğunun kabulü gerekeceğinden davacının dosyada aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Mahkemece işin esasına girilerek tarafların usulüne uygun olarak bildirdikleri deliller toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Kararın bu nedenle kaldırılması gerekir.

 

Sonuç itibariyle açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile,  yerel mahkemenin kararının HMK nun 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a-4 maddesi gereği KABULÜNE, SAKARYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)'nin  22/10/2019 tarih, 2018/549 Esas - 2019/407 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,

2-Dosyanın yukarıda belirtilen ilkelere uygun olarak yeniden yargılama yapılmak üzere kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının ( 44,40 TL ) talep halinde yatıran davacıya iadesine,

 4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

 6-İstinaf kanun yoluna başvuranın yaptığı istinaf giderlerinin kararın niteliği gereği ilk derece mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,

 7-Kararın 6100 sayılı HMK'nun 359/3.maddesi uyarınca Mahkemesince taraflara tebliğine,

 Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 28/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

 

Diğer Kararlar