TEŞHİR ÜRÜN-AYIPLI MAL-GİZLİ AYIP- TEŞHİR ÜRÜNÜN HANGİ AYIPLARI İÇERDİĞİNİN DAVACIYA BİLDİRİLMESİ GEREKTİĞİ- AKSİ DURUMDA SATIŞI YAPILAN ÜRÜNÜN TEŞHİR YA DA SERİ SONU ÜRÜNÜ OLMASININ SATICININ KANUNDAN DOĞAN AYIP DOLAYISIYLA SORUMLULUĞUNU ORTADAN KALDIRMAYACAĞI- SOMUT OLAYDA TEŞHİR ÜRÜN AÇIKLAMASININ ÜRÜNLERDEKİ EKSİK MALZEMEYE DAİR OLDUĞU- BİLİRKİŞİ RAPORUNDA AYIBIN MALZEME DEĞİL İMALAT KAYNAKLI OLDUĞUNUN ANLAŞILDIĞI- ÜRÜNLERİN AYIPLI OLDUĞUNU İSPATLANDIĞI-

 

 

T.C.

SAKARYA

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

5. HUKUK DAİRESİ

 

DOSYA NO       : 2022/1683

KARAR NO      : 2023/384

KARAR TARİHİ : 15/03/2023

 

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

İ S T İ N A F   K A R A R I

 

BAŞKAN          :

ÜYE                 :

ÜYE                 :

KATİP               :

 

 

 

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ                           : SAKARYA TÜKETİCİ MAHKEMESİ

DAVA TARİHİ                             : 30/09/2021

KARAR TARİHİ                        : 15/09/2022

NUMARASI                             : 2021/386 Esas - 2022/875 Karar 

 

DAVACI                                    :

VEKİLİ                                      : Av. MERVE ADIYAMAN

 

DAVALI                                    :

VEKİLLERİ                                :

DAVA                                       : Ayıplı mal satışı nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi

 

KARAR YAZIM TARİHİ              : 16/03/2023

 

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 16 yıllık evli olduğunu ve uzun süre prefabrikte yaşadığını, başka bir ev kiralayınca kendisine ait eşya almak istediğini, davalı şirketten 11/12/2020 tarihinde 20.000,00 TL bedelli mobilya alımı yaptığını, kısa bir süre sonra basit bir gözden geçirmeyle fark edilmeyen, zamanla ortaya çıkan ayıpların fark edildiğini, AD544 melis yatak odası takımı(bazalı) gri ürününde dolap kapaklarının attığını, süslemelerin kalktığını, çekmece üst kaplamalarının boyalarının attığını, iç kaplamaların kabardığını, dolabın büyük kapağının açılırken yere sürttüğünü, yatak odasının bazasında acı bir mobilya kokusu olduğundan sürekli odayı havalandırmak gerektiğini, karlı ve yağışlı zamanlarda cam açık yatmanın oldukça güç olduğunu, ÖZ580 bahar koltuk takımı 3+3+1+1 ürününde, koltuk takımının ortasındaki demirlerin paslandığını, koltukta dengeyi ve çökmeyi engelleyen orta ayakların eksik geldiğini, servis talep edilince emaneten ayak takıldığını, koltuk takımının kumaşının da oldukça tüy yaparak evi kirlettiğini, DE485 GOLD KONSOL + AYNA ürününde, konsol üst düzeyinin ortası çökmüş şekilde göründüğünü, yamuk üretildiğini, DE485 GOLD MASA adlı üründe masanın ayaklarının dengeyi sağlayamadığını,  DE485 GOLD SANDALYE adlı üründe sandalyelerin boyalarının diğer ürünlerde olduğu gibi attığını, DE485 GOLD DUVAR ÜNİTESİ adlı üründe üst yüzeyin ortası çökük şekilde geldiğini, çekmecelerinin içi çökük olduğunu, kapakları kabarmadan dolayı doğru biçimde kapanmadığını ve yamuk durduğunu, teslimden yaklaşık 1 ay sonra bu sorunların ortaya çıkmaya başladığını, servis yetkililerinin çağrılması üzerine eve gelerek incelediğini, servis kayıtları oluşturulduğunu, sonuçsuz kaldığını, henüz bir yıl bile geçmemesine rağmen mobilyaların ikinci el olarak alınılmış görünümde olduğunu, tüm hepsinin ayıplı mal olduğunu belirterek, ödenen bedelin iadesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu malların davacıya ayıpsız şekilde teslim edildiğini, teşhir ürün satış formlarında davacının el yazılı beyanı ile koltuk takımı ve yemek odasını iptal ve değişim hakkı olmadan belirtilen kusurları ile teşhirden görerek ve bilerek satın aldığını beyan ettiğini, ürünlerin bazı ayıplarını bilerek aldığını, bazılarında da eksikliklerin giderildiğini, herhangi bir ayıplı hizmet bulunmadığını, kullanımdan kaynaklı bozulmalar olabileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;

"1-Davanın KABULÜNE,

a)Taraflar arasında yapılan  satış sözleşmeleri uyarınca davacının davalıya teslim edilen davaya konu ürünlerin, TKHK m.11 kapsamında ayıp kapsamında sözleşmeden dönme nedeniyle davalıya İADESİNE, iadeye ilişkin masrafların davalı tarafından karşılanmasına,

b)Satış bedeli olarak davalıya ödenen 10.807,70 TL'nin  uyuşmazlık konusu ürünlerin davalıya iade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu mallar davacıya 18.12.2020 tarihinde teslim edildiğini, davacının el yazısı ile not düşerek imzaladığı ürün teslim tutanağında '' konsol menteşe ve kulp eksik, tv ünitesi kulp eksik, masa ayar ayakları eksik, tv askı aparatları eksik'' şeklinde not düşüldüğünü, bu durum, davacının teşhir üründe var olan ayıpları bilerek satın aldığını ispat ettiğini, ayrıca davacının el yazılı beyanını ve imzasını taşıyan teslim evrakları kesin delil niteliğinde olduğunu, 18.02.2021 tarihli teknik servis formunda da görüleceği üzere ürünlerdeki söz konusu eksik parçalara ilişkin servis hizmeti müşteriye teslim edilerek, ürünlere gerekli montaj işlemleri gerçekleştirildiğini, müvekkil şirket, davacı müşterinin, eksikliğini bilerek aldığı ürünleri dahi tamir ederek gerekli servis hizmetini sağlamış olup, basiretli bir tacir olmanın tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, dava, 30.09.2021 tarihinde açıldığını, davaya konu ürünlerin teslimi davacıya 18.10.2020 tarihinde yapıldığını, davacı, malı kendisine teslim tarihinden itibaren yaklaşık bir yıl kullandığını, hal böyle olunca ispat yükü el değiştirdiğini, ilk derece mahkemesinin kararında, davacının kullanım fiilleri ve kusuruna ilişkin olarak meydana gelen ayıplar göz ardı edildiğini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 23.06.2008 gün ve 2007/13379-8569 sayılı kararı '' davacının bu anlatımı itibarıyla dava konusu mobilyanın alımından itibaren üç yıl geçmiştir. Başlangıçta ortaya çıkan kumaş hatası davalı tarafından giderilmiştir. Bundan sonraki kullanım süresi içinde  öngörülen garanti süresi geçtiği gibi, mobilyanın kumaş özelliği ve kullanım amacı gözetildiğinde ortaya çıkan durumun üretim hatasından kaynaklandığı söylenemez. mahkemece alınmış olan bilirkişi raporu kullanım süresi gözetilmeden hazırlandığından dosya içeriğine uygun olmayıp hükme esas alınacak nitelikte yeterlikte değildir. bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm kurulması doğru olmamış; bu nedenle kararın bozulması gerekmektedir'' şeklinde olduğunu ve beyanları desteklediğini, açıklanan ve mahkemece re'sen tespit edilecek  hukuki ve maddi nedenlerle;  öncelikle tehir-i icra kararı verilmesi talebimizin kabulü ile Sakarya Tüketici Mahkemesi'nin 2021/386 Esas numaralı, usulen ve esasen hukuka ve maddi gerçeklere aykırı, hatalı ve eksik inceleme sonucu verilen kararının kaldırılarak, davanın reddine,yargılama gideri ve vekalet ücretini davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; karara esas alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli olduğunu ve tüketicinin mağduriyeti karşısında haklı bir karar olduğunu, istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, davaya konu eşyalardaki ayıplar teslim tarihinden kısa bir süre sonra yaklaşık bir ay sonra ortaya çıkmaya başladığını, bu ayıplarla ilgili bildirim derhal davalı şirketin Sakarya'daki şubesine yapıldığını, servis yetkilileri müvekkilin evine gelerek incelemede bulunmuş ve servis kayıtları oluşturulmuş bu kayıtlar müvekkil tarafından imzalandığını, daha sonra ortaya çıkan boya vs. kabarmalarla ve koku sorunları ile ilgili de müvekkilce davalı şirket bilgilendirmiş, birkaç kez daha yetkili servis gelip incelemelerde bulunmuş olup müvekkilce servis kayıtları imzalandığını, en son dava tarihinden yaklaşık bir ay önce geçmeyen koku sorunu ile ilgili servis gelip incelemelerde bulunmuş bu incelemeleri de sonuçsuz kaldığını,

(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/4068 E. 2019/2268 K. Sayılı ilamı - Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/19834 E. , 2018/6376 K.

 sayılı ilamı -

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 2015/11249 E.  ,  2015/12608 K. Sayılı İlamı -

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin  2013/14192 E.  ,  2013/25202 K. Sayılı ilamı)

 davalı yanın davacı müvekkilin ayıplı eşyaları olağan kullanımı aşacak düzeyde kullanmış olduğu iddiasında, davacı tüketicinin makul kullanımı aşan kullanımı olup olmadığı hususunda %25 yıpranma oranı tespit edilmiş ve bu yerel mahkemece makul kullanımı aşan bir oran olarak kabul edilmediğini, tüm bu nedenlerle, davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddi ile usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini  talep etmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı  noktalarında toplanmaktadır.

DELİLLER :

Tüm dosya kapsamı

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, ayıplı mal satışı nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.

Mahkemece, davanın kabulüne dair kararına karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.

Dosya kapsamından; dava konusu mobilyaların satımı ile ilgili davacı tüketici ile davalı satıcı arasında 15/12/2020 tarihli sözleşme düzenlendiği, sözleşme bedelinin 20.780 TL olduğu, davacı tarafından 10.807,70 TL ödeme yapıldığı, mobilyaların teslimine ilişkin 18.12.2020 tarihli teslim tutanağında “konsol menteşe ve kulp eksik, tv ünitesi kulp eksik, masa ayar ayakları eksik, tv askı aparatı eksik” kayıtları konularak ürünlerin davacı tarafından teslim alındığı, davacının ayıplı mal iddiasıyla sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemiyle eldeki davayı 30.9.2021 tarihinde açtığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlığa dava konusu ürünlerin satış ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

6502 sayılı Yasanın 8. maddesine göre; "Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır."

"Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir."

6502 sayılı Yasanın 9. maddesine göre; "Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür."

6502 sayılı Yasanın 10. maddesine göre; "Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz."

6502 sayılı Yasanın 11. maddesinde tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiş olup, buna göre; "Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici,  satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği taktirde sorumlu tutulmaz." düzenlemesi bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan yasal düzenlemeler incelendiğinde; 6502 sayılı Kanun (TKHK) hükümleri arasında, tüketiciye satın aldığı malı gözden geçirme/muayene yükümlülüğü yükleyen herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi, daha önce 4077 sayılı Kanun'da mevcut olan ayıp ihbar yükümlülüğü de ortadan kaldırılmıştır (TKHK md:10 ve gerekçesi). 6502 sayılı TKHK 10. Maddesindeki düzenleme gereği teslim tarihinden itibaren altı ay içerisinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplar yönünden tüketicinin ihbar yükümlülüğü bulunmamakta olup tüketici bu hakkı TMK'nın 2/2. maddesi çerçevesinde hakkın kötüye kullanıldığı itirazına konu olmayacak şekilde kullanabilir.

Buna göre somut dosya ele alındığında; dava konusu ürünlerin teşhir ürünü olarak davacı tarafından davalı satıcıdan satın alındığı anlaşılmakla birlikte davalının imalattan kaynaklı ayıplardan dolayı sorumluluğunun ortadan kalkması için teşhir olarak satışı yapılan ilgili ürünün hangi ayıpları içerdiği konusunda davacıyı bilgilendirmesi gerekeceği, aksi durumda satışı yapılan ürünün teşhir yada seri sonu ürünü olmasının satıcının kanundan doğan ayıp dolayısıyla sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, oysa, somut olayda teşhir olarak satılan ürünlerdeki açıklamaların ürünlerdeki eksik malzemelere ilişkin olmasına rağmen mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise sorunun daha çok ürünlerin imalatından kaynaklı ayıplara ilişkin olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla davacının ürünlerin ayıplı olduğunu ispatlamış olduğundan mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

 

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

 2-Alınması gerekli 1.366,20 TL karar harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)

3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına,

4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,

5-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,

  Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 15/03/2023 tarihinde KESİN olarak karar verildi.

 

                                             *                                    

BAŞKAN                ÜYE                 ÜYE               ÜYE              KATİP

 

 

 

Diğer Kararlar